ÇOCUK KBB HASTALIKLARI
Geniz Eti ve Tedavisi
- Geniz eti; her çocukta vardır, enfeksiyon halinde büyür sonra küçülür, normali budur.
- Geniz eti enfeksiyon ile savaşırken büyüyebilir, doğuştan büyük olabilir ya da allerji kaynaklı boyutu artabilir.
- Geniz etinden şüphe ettiren durumlar nelerdir? Horlama, uyurken soluk alışverişinde kısa süreli duraklama olması, nefes alıp verirken ses çıkarma, burundan çok ağız ile soluk alıp verme, burun tıkalıymış gibi genizden konuşma, ağızdan nefes alıp vermeye bağlı ağız kokusu, dudaklarda çatlama/kuruluk, sık kulak enfeksiyonu geçirme
- Geniz eti büyüklüğünün tanısı nasıl konur?: Kulak Burun Boğaz doktorunuza başvurmanız yeterli. Muayene sırasında ucunda ışık ve kamera bulunan ince bir tüp (endoskop) burundan içeri doğru itilerek geniz eti direk değerlendirilebilir ya da yan kafa grafisi hava yolunu kapatan çekilerek geniz eti boyutu görülebilir
- Geniz eti var, tedavi edilmedi, ne sorun yaratabilir?: Tedavi edilmeyen geniz eti büyüklüğü çocuklarda horlama/uyku kalitesinde bozulma, ağız açık uyuma, alt-üst çene oranının bozulması, yüzde asimetri, büyüme geriliği, işitme kaybı, çok zor iyileşen sinüzit atakları ve tedaviye dirençli orta kulak iltihaplarına yol açabilir.
- Sadece şu durumlarda müdahale gerektirir: kalıcı büyüklük ile çocukta sürekli bir tıkanıklık yapıyorsa, başka sebebi bulunmayan sık sinüzit yapıyorsa, kulak zarına tüp takılması gerektiren 3 yaşın üstündeki çocuklarda büyüklüğüne bakılmaksızın
- Geniz eti ameliyatı için yaş sınırı var mıdır?: Kesin belirlenmiş bir alt sınır yoktur, tercihen 2 yaşın üzerinde yapılmakla bilikte, tam tıkayıcı boyuta ulaşmış bir geniz eti mevcut ise 2 alın altında da cerrahi yapılabilir.
Geniz Eti büyüklüğünün belirtileri nelerdir?
- Burundan nefes almakta güçlük
- Sürekli ağızdan nefes alma
- Burun tıkalı gibi genizden konuşma
- Nefes alırkan hırıltılı ses çıkması
- Uyku sırasında horlama
- Uykuda birkaç saniye süreyle nefesini tutma (uyku apnesi)
- İştahsızlık ve gelişme geriliği
Varsa geniz eti büyüklüğnünden şüphelenilir ve bu durumu KBB doktorunuzun değerlendirmesi önerilir.
Geniz eti ameliyatı ne zaman gereklidir?
İltihaplı geniz eti, öncelikle antibiyotiklerle veya alerji ilaçlarıyla tedavi edilmeye çalışılır. Eğer geniz eti iltihaplı değilse çocuğun durumu ve şikayetlerine göre bir süre beklenebilir. Çünkü çocuklarda geniz etinin bir miktar büyümesi normaldir. Zamanla çocuğun geniz eti kendiliğinden küçülebilir. Ancak çocukta nefes alma güçlüğü, uyku apnesi, sık tekrarlayan geniz eti iltihabı/sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlasrı gelişiyorsa ve konuşma bozukluğu gibi şikayetler varsa ve hatta bu sorunlar iltihap dönemi geçtikten sonra da devam ediyorsa beklenmeden ameliyat yapılabilir.
Geniz Eti Ameliyatı ve Sonrası
Geniz eti ameliyatı genel anestezi altında uygulanır. Ameliyat ile burun hava yolunu kapatan geniz eti tamamen temizlenir ve hava yolu açılır. İşlem yaklaşık 20 dakika kadar sürer. Ameliyattan sonra aynı gün taburculuk yapılır ve çocuk sosyal hayatına rahatça döner. Ameliyat sonrası esas dikkat edilmesi gereken ilk 5 gün asitli yiyecek/içeceklerden kaçınmak, sert ve sıcak besinler tüketmemek şeklindedir. Bunların dışında bir kısıtlamaya gerek yoktur. Ağrı büyük bir problem oluşturmaz, yoğun değildir. Sorunsuz bir şekilde ilk günden itibaren uyku kalitesinin arttığı gözlemlenir. Hastamız gün içinde burundan rahat nefes alır ve üst solunum yolu enfeksiyonu sıklığı belirgin şekilde azalır.
BURUN VE SİNÜS HASTALIKLARI
Sinüzit nedir nasıl oluşur?
Sinüsler kafa iskeletimiz içinde bulunan içi hava dolu bpşuklardır. 4 çift olan bu sinüsler yerleşim yerlerine göre adlandırılırlar (frontal, maksiller, etmoid ve sifenoid sinüs). Burnun her iki yanında elmacık kemiklerine yakın bölümde, başın ön kısmında kaş çevresinde konumlanmış, göz çevresinde burun kökünün her iki tarafında ve gözlerin arka kısmında yerleşmiş şekilde bulunurlar. Her bir sinüs kendilerine ait kanallar ileburun boşluğunun içine açılır.
Sinüsler içlerini döşeyen solunum hücreleri sayesinde solunan havayı ısıtır, nemlendirir, yabancı partikülleri tutar ve mukus salınımı yaparak patojenlerin tutunup çoğalmasını engeller. Sinüsleri örten bu hücre tabakasının iltihaplanmasına sinüzit denir. Sebebi hem bakteriler hem virüsler olabilir.
Sinüziti kolaylaştıran faktörler nelerdir?
- Virüsler ile oluşmuş soğuk algınlığı
- ALlerjik bir solunum yoluna sahip olmak
- Burun tıkanıklığına yol açan burun klemik/kıkırdağında eğrilik ve burun etlerinde büyüme hali
- Hava kirliliği
- Sigara kullanmak ya da dumanına maruz kalman
- Çeşitli kimyasallara/kokularına maruz kalma
- Kistik fibrozis gibi genetik rahatsızlıklar
- Bağışıklık sistemini etkileyen hastalığın bulunması
Akut Sinüzit nedir? Kronik Sinüzit nedir? Nasıl tanı konur?
Akut sinüzit bulguları ile oldukça tipik bir hastalıktır. Çoğu zaman hastanın klinik bulguları tanı kpymada tek başına yeterli olurken, bazen buna eşlik eden radyololojik görüntüler de tanıda yatrdımcıdır. Özellikle koyu renkli ve kıvamlı burun akıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, yüzde dolgunluk hissi bazen ateş, tat ve koku alma kaybı ana bulgulardır.
Tanı koyarken en önemli bulgu: endokopik burun muayenesinde sinüslerden burun içine doğru akan iltihabi akıntının görülmesidir. Bu muayene esnasında burun içerisinde olabilecek diğer yapısal bozukluklar var ise onlar da tespit edilmiş olur. Akut sinüzit tanısında genel olarak radyolojik görüntüleme tetkiklerine gerek duyulmaz. Ancak tanıya yardımcı ve belirgin faydalı bilgiler sağlayan Bilgisayarlı Tomografi (BT) gerekli durumlarda kullanılmak üzere akılda bulundurulmalıdır.
Akut sinüzit bilgisayarlı tomografi görüntüsü
Akut sinüzit bulguları tekrarlayan ataklarla uzar ve tedavilere rağmen 12 haftayı geçer ise kronik sinüzit düşünülmelidir. Genel olarak akut sinüzit’ te olduğu gibi koyu kıvamlı burun ve geniz akıntısı, baş ağrısı, yüz ve diş bölgesinde ağrı, burun tıkanıklığı ve koku almada azalma görülebilir. Burun endoskopik muayenesinde sinüslerden gelen iltihabi akıntı görülebilir. Ancak tanı için asıl kriter bilgisayarlı sinüs tomografisidir.
Kronik sinüzit bilgisayarlı tomografi görüntüsü
Sinüzit tedavisi nasıl olur?
Tedavide esas olan zemin hazırlayan faktörlerin ortadan kaldırılmasıdır. Nezle girp gibi. Burun tıkanıklığını arttıran ve sinüslerin havalanma yollatını tıkyab durumlar çncelikle tedacvi edilmelidir. Buna uygun burun açıcı spreyler, burun içi ödem giderici spreyler, zeminle alerjik alt yapı var ise antialerjik spreyler kullanılmalıdır. Yine burun tıkanıklığına önelik antihistaminik ve dekonjestan ilaçlar tedavide destekleyicidir. Sinüsleri tıkayan koyu kıvamlı akıntının yumuşam ası ve daha akışkan hale gelmesi için burun içi irigasyon/yıkama da her hastaya önerilmelidir. Akut sinüzit nedeninin bakteriyel bir enfeksiyon olduğunun tespit edilmesi halinde uygun antibiyotikler mutlaka tedaviye eklenmelidir. Antibiyotik tedavisi minimum 10 gün sürmeli, tedaviye başlanmasından sonra 4-5 gün içerisinde yanıt alınamayan durumlarda gerekirse antibiyotik değiştirilmelidir. Kronik sinüzitte ise benzer ilaçlar ile bilirkte antibiyotik tedavisi en az 2-3 hafta olmalıdır. Olanak varsa kişilerden endoskop eşliğinde burun içinden alınacak kültüre uygun antibiyotik seçimi yapılmalıdır.
Sinüs cerrahisi ne zaman gereklidir? Nasıl uygulanır? Cerrahi Sonrası hastayı ne bekler?
Uygun antibiyoik tedavisine ve destekleyici tedaviye rağmen şikayetleri düzelmeyen ya da tekrarlayan hastalarda cerrahi tedavi düşünülmelidir. Günümüzde kronik sinüzitlerin cerrahi tedavisinde tercih edilen yaklaşım Endoskopik Sinüs Cerrahisi’dir. Bu ameliyat sırasında herhangi bir kesi yapılmaksızın. Burun içine ve sinüs ağızlarına kamera (endoskop) sistemleri ile ulaşılır. Sinüs ağızları uygun teknik ile açılır ve kronik enfeksiyon odakları temizlenir, sinüs çleri boşaltılır. Ameliyat sonrasında 3 günlük istirahat yeterlidir. Burun yıkama yapılkarak mekanik temizlik yapılması ameliyat sonrasında da da kullanılır. Burun sağlığına gerekli özen gösterilip, sinüziti kolaylaştırıcı faktörlerin ortadan kaldırılması sinüzit ameliyatının başarısını arttırır. Normal hayata dönmek ile ilgili tek kısıtlama sert sümkürmenin ve kuvvetli eforun ilk 1 hafta yapılamamsı şeklindedir.
HORLAMA VE APNE
Horlama neden olur ve tedavi edilmeli midir? Apne’den farkı nedir?
Güncel bilgilerimize göre horlamabir hastalık değildir. Üst hava yolunda oluşan titreşimlere bağlı rahatsız edici ses çıkması durumu olan horlamanın boğazımızı oluşturan kas ve sinirlere zarar verdiği, bunun da apne (uykuıda nefes durması) gelişimine etki ettiği konusunda güçlü iddialar vardır. Ayrıca, horlamadan şikayet eden kişinin yaşadığı sosyal sorunlar ve potabnsiyel sağlık sorunları da göz ününde bulunudurarak horlama tedavisine (cerrahisine ) karar verilir. Uyku apnesi hastalığında ise, uyku esnasında tekrarlayıcı şekilde solunumda kesilme/azalma gerçekleşir. Uyku apnesinin başlıca belirtilerinden biri şiddetli horlamadır, sürekli ve şiddetli horlaması olan hastaların uyku testi yaptırması elzemdir.
Horlamanın cerrahi tedavisi nedir?
Çoğunlukla horlamanın kaynağı hava yolundaki gevleklik ve veya burunda tıkayıcı bir patoloji olmasıdır. Burun içini tıkayan kemik/kıkırdak eğriliklerinin düzeltilmesi, burun etlerinde irilik mevcut ise bunu küçültülmesi ve yumuşak damak gevşekliğine yönelik yapılacak cerrahiler horlamayı belirgin ölçüde azaltır. Kilo kaybı ve yaşam tarzı değişiklikleri (alkol bırakılması, düzenli uyku saatleri oluşturulması vb.) cerrahi tedavilere eklendiğinde ameliyatların başarı oranı belirgin düzweyde artar. Yumuşak damağa radyofrekans uygulaması, yumuşak damaktan doku azaltılması ve çeşitli dikiş teknikleri ile yumuşak damak yapısında değişikliklerinin oluşturulması horlama cerrahisi açısından uygulanabilecek yöntemler arasındadır.
Uyku Apnesi Nedir, Tehlikeli midir? Tedavisi nasıl olmalıdır?
Uyku sırasında, üst havayolunda tıkanıklığı bağlı solunumun azalması ya da kesilmesi durumudur, tekrarlayıcı vasıftadır. Solunumsal olayların belirli b ir sıklıkta tekrarladığı bu duruma Uyku Apnesi Hastalığı denmektedir. Tanısı “Uyku Testi” (polisomnografi) ile konur.
Belirtileri:
- Şiddetli horlama
- Uyku sırasında nefes durması ataklarına şahit olunması
- Gün içi uykululuk hali
- Sabah yotgun uyanma, tam dinlenememe hali
- Sabah baş ağrısı ile uyanma
- Dikkat dağınıklığı
- Genel isteksizlik ve yorgunluk hissi
- Gece sık uyanma
- Uykudan boğulma hissi ile uyanma
Uyku Apnesi Hastalığı oldukça tehlikeli bir sağlık sorunudur. Uykuda solunumun sekteye uğraması kan oksijen seviyesinde azalmaya yol açar, bu durum kan damarlarının iç çeperlerinde bir takım maddde salını mlarını uyararak damar tıkanıklığına yatkınlık oluşturur. Uyku ağnesi hastalığı ile kalp krizi, felç gibi kalp damar hastalıkları yakından ilişkilidir. Ayrıca apne nedeni iel sık bölünen uylu kaynaklı tansiyon ve kalp ritim bozukluklarım da görülmektedir. Uyku apnesi hastalığı için en önemli risk faktörleri obezite ve fazla kilolu olmaktır. Uyku ağnesinde. Şüphelenildiğinde teşhis edilmesi oldukça önemlidir.bir KBB uzmanına başvurarak üst hava yolu değerlendirmesi yapılır. Kesin tanıya “uyku testi” ile ulaşılırç Bu tetkikte uyku laboratuarında bir gece yatırılarak solunum, kan oksijen seviyesi, kalp hızı ve uyku evreleri takip edilerek değerlendirilir.
Uyku apnesini cerrahi olarak ya da cerrahi dışı medikal tedaviler ile tedavi etmek mümkündür: Hastalığın en etkin tedavisi PAP olarak bilinen pozitif hava yolu basıncı uygulamasıdır. Bu tedavide basınçlı hava bir maske yardımı ile hastanın burnunda ya da ağzından verilerek üst hava yolun açık tutulmuş olur. Cerrahi tedavilerin amacı da benzer şekilde üst hava yolu açıklığını sağlayacak şekilde damak ve dil kökü seviyelerinin çeşitli teknikler ile genişletmektir.